İçerik Kâr Getirir mi?

E-ticaret siteleri başta olmak üzere, herhangi bir marka son 3 yıldır düzenli olarak içeriğe yatırım yapmış olsaydı; şu an bunun rahatını yaşıyordu. 5 yıldır içerik pazarlamasıyla ciddi olarak ilgileniyorum. Şu anki mesleğim de "İçerik Pazarlaması Danışmanı" zaten...

Sizlerle, markaların nerede ve neden hata yaptıklarını saha deneyimlerimle aktaracağım. Merak etmeyin, bunun içerisinde sadece Türkiye'deki şirketler yok, tüm ülkeler var. Ama benim yazacaklarım doğal olarak Türkiye ağırlıklı. Çünkü en çok müşterim, kendi ülkemden.

Şöyle bir haber okusaydık, fena olmazdı bence: "Yapılan bir araştırmaya göre, dünya genelindeki e-ticaret siteleri içerisinde; içeriğe en çok yatırım yapan ülke Türkiye!".

Fena mı olurdu? Bizde, genelde bunun tam tersinin görüldüğü doğrudur. Yurt dışından bir trend doğar, 5 yıl, en geç 10 yıl içerisinde ülkemize de ulaşır. Web siteleri, logolar, tasarımlar, metin içerikler, aklınıza gelebilecek her şey ilk önce yurt dışında doğar. Ardından bizim ülkemize "Copy & Paste" edilir. Ama bu hep böyle olmak zorunda değil. Yukarıdaki hayali haber neden gerçek olmasın? Önümüzdeki engel ne? Ben bir engel göremiyorum. Çok çalışmamız yeterli olacaktır. Gelelim asıl meseleye...

İçerik Pazarlaması Konusunda En Sık Yapılan Hatalar 101

• 3 ₺'ye, 5 TL'ye içerik olmaz bunu unutun. Kaliteli bir içeriğin ortalama fiyatı 100 TL'dir.
• İçerikleriniz düzenli girilmeli. 20 içeriği bir günde girmeniz aleyhinizedir.
• İçerikler üretilmeden önce, mutlaka bir stratejiniz olmalı.

Yukarıdaki maddelere 100'lercesini daha ekleyebilirim. Ama gerek yok. En basit haliyle temelde yapılan hata, yukarıdaki hatalar. Yurt dışında da KOBİ'ler var, yani SMEs. Onlar da bu hatalara düşüyorlar. Dünya genelinde her 4 şirketten 3'ünün doküman haline getirilmiş bir içerik pazarlaması stratejisi yok. Bizde de böyle olmak zorunda değil. Her şirketin bir stratejisinin olması, dünyanın sonunu getirmez. Üstelik, biraz oturup düşünmek, her zaman iyidir. Bir şirket için bile öyle...

Markanız için ayırdığınız pazarlama bütçesini, reklam bütçesini bir düşünün. KOBİ ölçeğinde düşünelim, aylık reklam gideriniz ne kadar? Yine yapılan araştırmalar gösteriyor ki, şirket web sitenize her hafta 1 içerik girişi yapsanız bile, bunun size olumlu katkısı mutlaka oluyor. Hadi hoşunuza gidecek şekilde söyleyeyim: "Google'da daha üst sıralarda yer alıyorsunuz."

Her hafta 4 içerik girişinin size maliyeti ayda 400 TL+KDV. Hangi KOBİ, ayda 400 TL'yi nelere harcamıyor? Çay? Kahve? Patronun sigara maliyeti?

İçeriğe Neden Yatırım Yapayım?

Eskiden çok popüler olan, benim halen çok hoşlandığım bir deyim var "Paradigma Değişimi". Asıl temel ihtiyacımız bu paradigma değişimini gerçekleştirmek.

E-ticaret siteleri başta olmak üzere, son 3 yıldır web sitenize düzenli şekilde içerik girişi yapmış olsaydınız, bugün rakiplerinizden çok daha öndeydiniz. Bizim kültürümüz 1 yıl sonra gelecek başarıdan hoşlanmaz. Ama iyi haber şu ki, Google da bunun farkında. O da sizi memnun etmeli ki, sizin üzerinizden para kazanabilsin. Değil mi?

Yine Türk patronların hoşuna gidecek şekilde içeriğe neden yatırım yapılması gerektiğini ifade edeyim:

1. Yanmaz, çürümez, paslanmaz.
2. Ömür boyu sizindir. Ömür boyu verim alırsınız. Yeter ki profesyonel bir metin yazarıyla çalışın. Stratejiniz olsun...
3. Rakiplerinizin içeriğe verdiği değer sıfır! Yani, önünüz çok açık!

Bu maddeleri de bilerek çoğaltmıyorum. Ülkemizde, genel iş dünyası anlayışında kocaman bir "Güvensizlik" olduğunu biliyorum. Buna ajanslar tarafı da dahil, patronlar tarafı da dahil, sokaktaki esnaf da, müşteri de, TV'deki akademisyen de...

Ama bu; iyi işlerin üretilmediği anlamına gelmez. İyi işler, iyi logolar, iyi içerikler, iyi web siteleri üretenler halen daha var. Bir yerlerde iyi patronların da varlığını halen devam ettirdiğinden eminim.

İçerik Ne İşe Yarar? Somut Faydası Ne?

İçeriğin güzel tarafı şudur. Siz müşterileri değil, müşteriler sizi arar (Google'da). İnsanlar sizi, sunduğunuz içeriklerle daha iyi tanırlar. Yani marka kimliğinizi onlara somut bir şekilde gösterebilirsiniz. İçerikler reklam değildir. Öyle film, dizi, şarkı arasına girmezler. Bunların hepsi, markanızın en azından online itibarı için önemli maddeler.

Yöneticilerin en çok çekindikleri soru işareti şudur: İçerik bana para getirecek mi? Çok sert bir soru; hemen sert cevabı vereyim. Evet. Global markalar arasında, doğru içerik stratejisiyle gelirlerini %82 artıran markalar var. Yani, içerik para getirir. İçerik, satış getirir. Kâr getirir. Ama doğru planlanmalı!

İçeriği sadece SEO uyumlu blog içeriği olarak düşünmeyin. İçerik pazarlaması Amerika'nın yeniden keşfi değil. Dev markalar bunu uzun yıllardır yapıyor. 1950'lerden bahsediyorum. Bu tarihi çok daha gerilere de çekebilirim. İçerik sadece sosyal medya içeriği değildir. Sadece; grafik tasarım, ürün tanıtım metni değildir. Ben içerik nedir sorusuna en çok şu yanıtı veriyorum: "İçerik, projedir.". Neden proje diyorum?

Yine aynı sebepten! Strateji ihtiyacı. Neyi, neden, kime, nerede, ne zaman yaptığınızı bilmezseniz evet; içerikler size hayal ettiğiniz kârı getirmeyebilir. Ama içerikten zarar gelmez diyebilirim! İçeriğe hep "Satış" odaklı değil de "Branding" odaklı yaklaşma taraftarıyım. Ama saha gerçeklerini bildiğim için, işin "Marka Olmak" yanını, vizyonu olmayanlara açmama kararı aldım.

Yeterince uzun bir yazı oldu. Konuyu, yazının konusuyla kapatayım. Eğer son 3 yıldır, düzenli şekilde içeriğe yatırım yapmış olsaydınız, şu an rahatını ediyordunuz. Ben şu an, gerek "Content Strategist" markama, gerekse "Uğur Arslan" kişisel markasına yapmış olduğum yatırımın rahatını ediyorum. Bana maddi getirisi; elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir yatırım olduğu halde çok fazla.

Bu nasıl oluyor?

İçerik'le...

Uğur Arslan / ODTÜ - METU / PHIL 12 / Founder, Content Marketing Consultant